15 Temmuz 2012 Pazar

Kısa Bir Analiz ve Tur Tahmini



Bisiklet sporunu çok severim sevgili ve pek güzide okurlarım. Hatta o kadar çok severim ki bisikletle birlikte bir dağ inişinde feci kaza yapmış, hiçbir neden yokken ve frenler çok sağlamken duran kamyona arkadan girmiş, sırf heyecan olsun diye 10 metrelik uçurumdan bisikletle birlikte denize atlamış bir adamım.
Dikkat ettiyseniz bu olaylardaki başrol bana ait değil, tamamen bisiklete ait...

Şimdi, bisiklet sevdamı bir kenara bırakıp son iki haftadır düzenlenmekte olan 2012 Fransa Turuna kısa bir göz atalım. İş hayatımdaki yoğunluk nedeniyle büyük bir hevesle oluşturmaya çalıştığım bu blogu izleyen ve okuyan tüm dostlardan özür dileyeyim öte yandan; yayınlardaki gecikmeler için elbette...


Şu soldaki benim hiç hoşuma gitmeyen fotoğraf aslında bugün de dahil koşulan 14 etabı gayet güzel açıklıyor. Zaten turun etaplarının tanıtımı yapıldığında, gayet güzel yumuşatılmış dağlık etapları ve prolog hariç konulan iki tane zamana karşı etabı görünce, "tamam herşey Wiggins'in kazanması için ayarlanmış. Bisiklete yeni bir ikon gerekiyordu ve fransızlar bunu bulmuş görünüyorlar." demiştim. Geçilen etaplar gösterdi ki zamana karşı konusunu iyi çalışmış bir sporcu pek zorlanmadan bu rotada ilk 5 yaparmış...



Bu yıl dikkatimi çeken bir şey de turda kullanılan görüntü teknolojisi oldu. İnanılmaz güzel çekimler görüyoruz. Gerek helikopter, gerekse motosikletlerden gelen görüntüler son derece temiz, açılar çok güzel ve yayınlar çok başarılı. Muhteşem çekimlerin bir kaç fotoğrafını paylaşıp, arkadaki helikopterin pilotuna ve kameramana bir teşekkür gönderelim.
 












Peki bundan sonra ne olur? Çok anormal bir kaza olmadıkça, Sky takımından doping çıkmadıkça veya Wiggins ile Froome yetersiz ve dengesiz beslenmedikçe çok şey değişmez ve tarihte ilk defa bir İngiliz bu turun genel klasmanını kazanmış olur. Bu zafer Fransa Turu'nun popülaritesini inanılmaz bir biçimde arttırır ve Giro D'İtalia ile Vuelta A Espana gibi diğer büyük turların zaten önünde olan yerini daha da ileri götürür.

Geriye kalan etaplardan sonuca etki edebilecek iki tane dağlık etap ile bir tane zamana karşı etap kaldı. Diğer etaplar çarşı pazar gezintisi gibi olur favoriler için. Sprinter bisikletçiler son düzlükte hız yapar biz de zevksiz zevksiz izleriz.



16. Etap






İşte size turda dananın kuyruğunun kopacağı, belki de kopması gereken etap! İki muazzam kategor dışı tırmanış, iki tane de birinci kategori tırmanış bulunduran bir etap... Cadel Evans, Vincenzo Nibali ve Jurgen Van Den Broeck için tarihi fırsatlar. Genel klasman liderliğini istiyorlarlarsa son tırmanışı beklemeden Col d'Aspin tırmanışında çılgınca bir atak yapmaları ve Col de Peyressourde tırmanışını canhıraş ve hızlı bir şekilde geçmeleri gerekiyor. Nibali ve Van Den Broeck'un inişlerde mükemmel olduğu düşünülecek olursa, iniş yapılarak bitecek bu etap onlar için son büyük fırsat olacaktır. Kaldı bu etapta Wiggins ve ekibine en az 4-5 dakika fark atmaları gerekiyor kanımca...


17. Etap
 



Bisikletçilerin atacağı kurşun biter mi hiç? Elbette biter. İşte size favorilerin birbirlerine atacakları son kurşunların etabı... 16. etaptan istediğini alacağını anlayarak ayrılacak Cadel Evans, Vincenzo Nibali ve Jurgen Van Den Broeck için en doğru atak noktası beslenme bölgesinden hemen sonra başlıyor. Neden mi? Kaza veya sakatlık geçirmediği sürece Sky takımını veya Wiggins-Froome ekürisini sın tırmanışta geride bırakıp, 4-5 dakika fark atmanın imkan ve ihtimali yok görünüyor. Bu yüzden etabın 95. kilometresideki Ferrere kasabasına kadar karınlarını doyurduktan sonra "hadi bakalım" diyerek Part de Bales zirvesini aşmanın ve son tırmanış olan Peyragudes zirvesini en az 4-5 dakika farkla önde geçmenin yollarını aramak zorundalar. Çünkü Wiggins'i geçebilmek için son zaman karşı etap için en az 2 dakika 45 saniye fark yapmış şekilde o güne gelinmesi gerekiyor.


19. Etap






İşte size Wiggins şov etabı! Hafif tırmanışlar dışında dümdüz bir profile sahip. Elbette bazı virajlar olacaktır ama virajlar sonucu yokuşlar kadar etkilemez zamana karşı yarışlarda. Bu etaba gelindiğinde Wiggo 1 dakika civarında bir farkla geride bile olsa malı götürecek farkı yapar ve turu kazanmayı sağlayacak pozisyona gelir. Bu yüzden diğer bisikletçiler için artık her şey 16. ve 17. etaba bağlı ve bu etaba gelindiğinde en az 2 dakika 45 saniye civarında bir farkla Wiggins'in önünde olmanın hesaplarını yapmalılar. Yoksa hiç şanslarının olmayacağını Wiggins ilk zamana karşıda göstermişti.


Bundan sonraki günlerde tur bitene kadar günlük olarak yorum yapmaya çalışacağım. Elbette bu efsanevi yarış çok uzun bir tur ve çok ilginç gelişmelere gebe olabilir. Bakarsınız Wiggins'in yediği bir şey midesine dokunur ve tımanışın birinde gücü tükenip çok gerilerde kalabilir. Mümkün müdür? Mümkündür...

23 Şubat 2012 Perşembe

Fransa Bisiklet Turu

TARİHSEL SÜREÇ

İlk defa 1903 yılında düzenlendiğinde bile uluslararası niteliği olan bir yarıştı bu bisiklet turu. Katılanlar arasında İsviçre, Belçika ve Almanya sporcuları da vardı. Acaba o zamanlar kalkışılan bu işin dünya çapında bir fenomene dönüşebileceğini düşünen biri var mıydı? Bunu sanmıyorum. Zira dünya o günden sonra çok kötü günler gördü. Dünya savaşları yaşandı ve bu spor da her şey gibi bu durumlardan etkilendi.


Şu yan taraftaki fotoğrafta bisikletin gidonuna yapışmış ve ağzında sigara olan kişinin, 1903 yılındaki yarışa katılan bir bisikletçi olduğunu ve hatta 2428 km sonunda yarışı kazanan Maurice Garin olduğunu söylersem lütfen şaşırmayın...

Maurice Garin bu çılgınlığın ilk kazananı dedik. Peki bu adam nasıl bir şeye biniyordu? Hemen sol taraftaki bisiklete bakınca yanıt kendiliğinden ortaya çıkıyor. Vites sistemleri olmayan, amortisörsüz ki zaten şimdi de böyle, bizim kontra pedal olarak bildiğimiz sistemle frenleme sağlayan bir bisiklet. Ancak kadro ve aerodinamik yapının hemen hemen hiç değişikliğe uğramamış...





Fransa turu 1960-1970 yılları arasında yoğun katılımlara sahne oldu ve dünya çağında şöhreti çok arttı. Bu turu 5 defa kazanan isimlerden Jacques ANQUETIL iş başındaydı zira o yıllarda. Artık sistem de yerine oturmaya başlamış, klasmanlar oluşmaya başlamıştı. Turun bir kazananı yoktu. Değişik bakış açılarından kazananları da vardı. Bu anlayışla mayo renkleri oluşturuldu. Şu günlerde doping illetinin gölgesi turu sarmalamış olsa da Fransa Bisiklet Turu en görkemli günlerini yaşamaktadır.


 MAYO RENKLERİ VE ANLAMLARI

Sarı Mayo: Genel klasman birincisinin giydiği mayodur. Solda Cadel Evans'a giydirilirken kendisi oldukça zorlanmış gibi görünüyor. İlk etapta bir önceki yılın şampiyonu bu mayoyu giyer. Her etapta herkesin dereceleri tutulur ve üst üste eklenerek zamanlar toplanır. O ana kadar belirlenen etapları en kısa zamanda geçen sporcu bu mayoyu giyer.


Yeşil Mayo: Her etapta bazı kapıla bulunur. Bu kapılardan sprint niteliğinde olanlar ile etap varış çizgisinden geçen belirli sayıda sporcuya puan verilir. İşte bunların toplanması sonucu en yüksek puana ulaşan sporcu yeşil mayoyu giymeye hak kazanır. Solda yeşil mayolu Mark Cavendish bir etabı daha ilk sırada bitirirken görülüyor.



Kırmızı Benekli Mayo: En iyi tırmanışçının giydiği mayodur. İçinde tırmanış bulunan etapların zirve noktalarındaki kapılardan ve zirve finişiyle biten etapların son çizgisinden geçen belirli sayıdaki sporcuya puanlar verilir. Bu puanlar toplanır ve en çok puan toplayan bu mayoyu giymeye hak kazanır. Bu alanda en çok kazanan Richard Virenque isimli fransız bisikletçidir.



Beyaz Mayo: 25 yaş altındaki bisikletçilerin girebildiği bir klasmandır. O ana kadar geçilen etaplarda en iyi zamanı yapan 25 yaş altındaki genç bisikletçi bu mayoyu bir sonraki gün giymeye hak kazanır. Bu mayoyu kazananlar geleceğin potansiyel şampiyonu olarak görülürler. Bütün mayoları bir arada görmek için buraya tıklayınız.








İlk yazım tanıtım üzerine oldu. Yorumlarımı ve görüşlerimi daha sonraki günlerde yazacağım yazılarda paylaşacağım. Tur başlayana kadar epeyce bir yol kat etmeyi umuyorum. Sizlerden gelecek destekleri de elbette zevkle inceleyecek ve paylaşacağım.

Bu ilk blog girişimimi izleyen bisiklet dostlarına selam olsun...

Linvervo